“Ben okuldan saat üçte çıkıyordum. Bakıyordum babam eve gelmiş. Onu görüyordum camda. Eve girmiyordum. Geri dönüyordum. Parklarda bekliyordum annemin eve gelmesini. Akşam saat yedi sekize kadar…” Ö.Ş. babası tarafından yaşadığı cinsel istismarı anlattı. Mağdurlar daha fazla acı çekmesin çocuklar bir daha bunu yaşamasın diye…
Hikayeni insanlarla paylaşmaya nasıl karar verdin Ö… ?
Ben çocukken benden başka kimsenin böyle bir şey yaşamış olabileceğini düşünmüyordum. O zaman sosyal medya yoktu, her şey göz önünde değildi. Sosyal medya platformları olsaydı birilerinden yardım isteyebilirdim. Biri de bana el uzatabilirdi. O yüzden bunun yayınlanmasını istiyorum. Şu an benzer şeyler yaşayan çocukların “Ben buradayım!” demeleri yeter. Belki onları hemen oradan çekip alamam ama ne yapmaları gerektiği konusunda, bulundukları yerden uzaklaşmaları konusunda yardım edebileceğimi düşünüyorum. Bana yardım eden kimse olmadı. Eğer zamanında terapi alsaydım, iyileştirilseydim bugün her şey çok farklı olabilirdi. Bir yaranın on beş yaşında iyileştirilmesi var bir de yirmi dokuz yaşında…
Geçen gün samimi gördüğüm bir arkadaşıma dedim “Çocukken yaşadıklarımla ilgili bir röportaj yapacağım. Benzer durumda olan çocuklara yardım etmek istiyorum. Benim hikayemi duyup cesaretlenip “İmdat!” diyebilirler.” Arkadaşım “Niye şimdi durduk yere böyle bir şey yapıyorsun? O günler geçti gitti, kendini tekrar bunalıma sokacaksın.” dedi. Bunalım hiç bitmedi ki… Bunu yaşamayan bilmez. Bunu yaşamayan benim gece korkularımı bilmez… Geceleri uyuyamıyorum. Benim panik ataklarım artık kronikleşti. Bazı geceler sabah kalktığımda altımı ıslatmış oluyorum. Ben bu yaşımda bunları yaşıyorum… Üç çocuk doğurdum ama ben jinekolojik muayene olamıyorum…
Ö… bize çocukluğunun geçtiği evi anlatır mısın?
Annem ev hanımıydı. Babam pazarlamacı. Oto servislerine yedek parça pazarlıyordu. Oturduğumuz ev anneannemlerindi. Kira vermezdik . Ekstra masraflarımız yoktu ama babamın maaşı hiçbir zaman yetmezdi. Parayı dışarda harcıyordu sanırım.
Annem çok sindirilmiş bir kadındı. Babam annemi dövmezdi ama annem babamdan çok korkardı. Annem ona taparcasına bağlıydı. Babam çok sinirli biriydi. Ben ondan hiç dayak yemedim. Bana karşı her zaman hassastı. Ama erkek kardeşimi çok dövdü. Bazen aç bıraktı, geceleri erkenden yatırırdı. Kardeşimin iki gün yemek yemediğini biliyorum.
Bir gün hiç unutmuyorum. Erkek kardeşim ders yaparken, sebebini bilmiyorum babam kardeşimi dövmeye başladı. Öyle bir dövme ki, ben öleceğimi sandım onun ağlamalarını dinlerken. Anneme diyorum “ Git şu çocuğu al elinden. Ne biçim annesin sen. Almazsan polisi arayacağım.” Annem “Gidersem beni de döver” dedi. “ O çocuk yiyeceğine sen dayak ye!” dedim. Annem kurtarmadı kardeşimi. Babam kardeşimi bıraktığında , kardeşimin burnundan artık kan değil beyaz bir sıvı geliyordu. Yani böyle aşırı derecede şiddet gösteriyordu kardeşime.
İlk nasıl başladı istismarlar hatırlıyor musun Ö…?
Evet hatırlıyorum. Yedi yaşlarındaydım. Net hatırladığım yedi yaşında olan… Yaz tatili olduğu için köyde anneannemlerdeydik. Anneannemin bir köy evi vardı. İki odalı. Odalardan biri salon, biri yatak odası. Yatak odasında bir tane ikili, bir tane tekli yatak var. Ben tekli yatakta yatıyorum. Babam şehir dışına yolculuklara çıkardı. Ayda bir gelirdi. Beş on gün kalıp geri giderdi. Babam sabah gelmiş, benim yanıma yatmış. Uyandığımda babamın cinsel organını bana sürttüğünü farkettim. Elimi cinsel organına dokundurtmaya çalışıyordu… Dudaklarımı öpüyor… Göğüslerime dokunuyor… Pikenin altından… Tabi o yaşta bu yaşadığımı anlamlandıramadım.
Bu istismarlar devam etti. Annem bakkala, pazara gidince babam beni kucağına alır severdi. Ben bunun normal olduğunu zannederdim. On üç on dört yaşıma kadar sürdü. Genç kız olduğumda cinsel taciz ve istismarlar azalmıştı ama bu sefer başka istismarlar başladı. Babam anormal derecede kıskanıyordu beni. Kızını korur kollar gibi değil de bir sevgilinin aşırı kıskançlığı gibi. Hatta bir gün erkek arkadaşımla konuşurken evdeki modemi bilgisayarı sokağa fırlattı, parçaladı. Benim için çok travmatikti bu. Kafam karışmıştı babam neden beni böyle kıskanıyor?… Ben babamın eşi miyim? Bir baba niye sevgilin var diye kızına kızar? Niye sevgilisiyle görüşmesini yasaklar?…
Bunun bir sevgi olmadığını farketmen nasıl oldu?
Okul sağ olsun… Fen bilgisi dersinde öğretmenimiz, biyolojik olarak çocuk nasıl olur onu anlattı. Sonra bir de rehberlik dersleri oluyordu. Kızları, erkekleri ayrı ayrı topluyorlardı böyle. Cinsellik konusunda bilgilendirme yapmak için. Rehberlik dersinden sonra demek ki dedim bunu annelerle babalar yapıyor, babalarla çocuklar yapmıyor…
Yardım istemeyi düşündün mü?
Annem babamdan çok korkardı ve dediğim gibi babama çok bağlıydı. Körü körüne bir bağlılık… Anlatsam bana inanmayacaktı. O senin baban ne diyorsun sen, diyecekti. Asla inanmayacaktı. Yalancılıkla suçlayacaktı beni. Biliyorum. Böyle olacaktı.
O dönem şöyle bir yalan uydurmuştum. Okulda birinin beni kaçıracağını söylüyordum. Yaklaşık dokuz on yaşlarındayım. Anneme anlatıyorum “Siyah peçeli bir kadın beni kaçırmaya geldi… Böyle eldivenleri vardı falan…” Şimdi düşününce neden böyle bir yalan söyledim?… Çünkü evden kaçmayı düşünüyordum. Babamın yaptıklarını anlamlandıramıyordum ama bir tuhaflık olduğunu hissediyordum. Babam beni seviyor ama kardeşimi neden böyle sevmiyor. Başka çocukları neden böyle sevmiyor? Yeğenlerini, kuzenlerimi… Beni neden annem gibi seviyor?… Yalanımı o kadar büyütmüştüm ki okula sivil polis falan getirmişlerdi. Sonra yalan söylediğim ortaya çıktı. Ama kimse sormadı, niye böyle bir yalan söyledim. Bir çocuk neden kendisinin kaçırılmasını ister?… Bunlar çok belirgin işaretlerdi ama görülmek istenmedi.
Evin dışında nasıldın Ö…?
Erkek çocuklarına karşı düşman gibiydim. Hatta dövdüğüm oluyordu. Okulda başarılı bir çocuktum. Kendimi ders çalışmaya vermiştim. Sürekli ders çalışıp, kitap okuyordum. Asosyaldim. Pek sevilmezdim… Diğer çocuklardan farklıydım. Onlar benim gibi şeyler yaşamıyordu ki… Kendimi onlardan farklı hissediyordum.
Gençlik dönemimde biraz daha yumuşamıştım erkeklere karşı. Bir erkek arkadaşım bile vardı. Çok düzgün bir insandı. Onunla da telefonda görüşürdüm. Çıkıp dışarda buluşmazdım. İçime kapanıktım, durgundum… Hayattan zevk almazdım. Sürekli müzik dinlerdim. Resim yapardım. Böyle geçerli günlerim; ders çalış, resim yap, müzik dinle…
İstismarlar nasıl sonlandı?
Babam birkaç kişiye… Nasıl desem, karanlık insanlara borçlanmış. Mafya tarzı insanlar. Bir iki ay eve gelmedi. Yaz tatiliydi. On beş yaşındaydım. Babam yoktu ben çok rahatlamıştım. Üstümden büyük bir yük kalkmıştı. O evdeyken ben çok gergin olurdum, hiç rahat değildim. İki ay sonra çıktı geldi. O zamanlar annem işe başlamıştı. Annem işteydi. Pazar günüydü. Erkek kardeşimi fırına gönderdi. Sonra beni çağırdı yanına “Gel kızım seni biraz seveyim…” falan. “Ben istemiyorum baba, yapmayacağız seninle!” dedim. “Sana buraya gel, diyorum” dedi, tuttu kolumdan zorla çekti beni ve yine aynı şeyleri yaptı. O gün… Nasıl desem?… İki ay yoktu… Geri geldi… Hayatım allak bullak oldu. Tepetaklak oldum. Bende çok şey değişti o günden sonra. Anneme diyorum ki “Bu adam bu evden gitsin. İstemiyorum!” Annem de “Tabi erkek arkadaşınla rahat buluşamıyorsun. Bu yüzden gitsin istiyorsun” diyerek beni suçladı. Hiç sormadı babamın neden evden gitmesini istediğimi. Bir anne sormaz mı?…
Evden uzak kalmaya çalışıyordum artık. Annem çalışıyordu. Ben okuldan saat üçte çıkıyordum. Bakıyordum babam eve gelmiş. Onu görüyordum camda. Eve girmiyordum. Geri dönüyordum. Parklarda bekliyordum annemin eve gelmesini. Akşam saat yedi sekize kadar…Annem pazar günleri de çalışıyordu. Pazar günleri de kursum var diyerek evden bir çıkıyordum. Sabahın köründen, gece annem eve gelene kadar…
İntiharı düşündüm o dönem… Yapamadım… Korktum ölmekten… Bir şeyler yapmam lazım, birine anlatmam lazım diye düşünmeye başladım. Erkek kardeşimle paylaştım. Ben on beş yaşındayım kardeşim on üç. Kardeşim anneme söylemiş. Bir gün annem beni karşısına aldı “Neden babanın evden gitmesini istiyorsun?” dedi. “Sana kazık mı batırıyor?”… Aynen bu cümleyi kurdu. “Evet, bana kazık batırıyor!” dedim. “O bu evden gitmezse ben gideceğim!”… Sonra ben okula gittim. Akşam okuldan döndüm. Baktım annem onun eşyalarını toplamış, poşetlerle kapının önüne koymuş. Annem bana “Onu bu evden gönderdim. Bir daha gelmeyecek, sana böyle bir şey yapmayacak” dedi. Tabi ben çok sevindim, bir daha gelmeyeceği duyunca. Ardından şunları ekledi annem “Hiçbir şeye üzülmedim de bunu seninle yapmış olmasına üzüldüm. Başkasıyla aldatsaydı beni, bu kadar koymazdı”… Cevap veremedim… Ben kocasının annemi aldattığı kadın oldum. Ben onun çocuğuydum, ben tecavüze uğramıştım. Bu çok büyük bir travmaydı. Ama bu sözleri duymak da bende ayrı bir travma yarattı. Ben bu cümlenin etkisinden yıllarca kurtulamadım. Ben yıllarca kendimi birisinin kocasını elinden alan kadın zannettim.
Boşandılar iki ay içinde. “Sürekli senin yüzünden, senin yüzünden …” şeklinde suçladılar beni, aile dağıldığı için. Annem sürekli beni kendisiyle kıyaslamaya başladı. Ben senden daha güzelim. Şu bana aşık… Şu bana asıldı… Komşumuzla seks yaşantısını konuşuyordu benim yanımda. Bana “Çok şişkosun. Ben bu yaştayım, iki çocuk sahibiyim ne kadar zayıfım… Çok çirkinsin, çok salaşsın. Giyinmeyi bilmiyorsun.” İnsanlara “Ö… benle yarışıyor” diyordu. Sürekli böyle aşağılandım… Hala kendimi çirkin ve şişman görürüm. Kilo veremiyorum. Bunun bilinçaltımdakilerle ilgili olduğunu düşünüyorum Ben şişmanım ve çirkinim. Bu değişmeyecek!
Yaşamış olduğun travma bir kadın olarak seni nasıl etkiledi? Evliliğini nasıl etkiledi?
On sekiz yaşında tanıştım eşimle. Eşim benden beş yaş büyüktü. Yirmi yaşında da evlendim. Eşim çok babacan biriydi. Seviyordum eşimi ama beni etkileyen sahiplenişi ve korucu olmasıydı… Karşılaştırıyordum, babam gibi bir erkek var bir de böyle bir erkek. Seni seviyor, sahipleniyor… Aslında annenden babandan sevgi, şefkat alamadığın için, bunu sana vereceğini düşündüğün kim çıkarsa karşına “tamam” diyorsun.
Bakire değildim. Eşime “ Bana bu konuda soru sorma, isteyerek yaptığın bir şey değildi. Böyle bir şey başıma geldi. Kim olduğunu da sorma. Söylemek istemiyorum. Beni kabul ediyorsan böyle kabul et etmiyorsan da bugün boşanabiliriz” dedim. Eşim “Saçmalama ben seni çok seviyorum. Senin bana bunu dürüstçe söylemen önemli olan. Kendin istediğin zaman bana anlatırsın…” dedi. Fakat bu olay olduktan sonra aşırı derecede kıskanç, güvensiz biri oldu. Aldatmalar, şiddet göstermeler… Yani yaşamadığım şey kalmadı… Evliliğim de kaç defa aldatıldım artık saymıyorum. Ama öyle bir bağımlılık hissediyorum ki kopamıyorum da. Kendimi suçluyorum ne kadar gurursuzum ben? İçten içe şunu da diyorum “Sen bunu hak ediyorsun. Sen bunu annene yaşattığın için aldatılmayı hakkediyorsun… ”
Bence ben hala çocuğum. Benim içimdeki o çocukta yaralı. Ve biliyorum ki bunu yaşayan herkesin hayatı çok zor. Neresinden tutsan elinde kalıyor. Burasından tutuyorum elimde kalıyor, burasından tutuyorum elimde kalıyor. Çabalıyorum. Çok çabalıyorum… İnanın ki insan üstü bir çaba sarf ediyorum. Biliyorum ki sen de çok çaba sarf ettin. Bizim çabamız…Bazen insanların sorunlarını dinliyorum. Şımarıklık gibi geliyor bana. Buna mı üzüldün diyorum? Keşke benim de böyle sorunlarım olsa diyorum… Gerçekten çok zor. Çok yorgun hissediyorum kendimi…
Çocuklarınla ilişkini nasıl etkiledi Ö…?
Çocuklarla ilgili aşırı derecede korumacıyım. Şöyle bir örnek vereyim. Geçen gün konser vardı. Ne zamandı?… Yirmi dokuz Ekim’de. Kızım konserde böyle kenara doğru yaklaştı. Önünde de bir adam var. Onun da yanında kızı var. Adam sanki böyle kızıma doğru geliyor. Halbuki adam kendi kızıyla ilgileniyor ama ben o kadar kötü hissettim ki… Çıldıracağım orada yani. Bir sinirle bağırdım adama. Adam neye uğradığını şaşırdı. Belki de adam zararsızdı ama bunu dengeleyemiyorsun. Bu hassasiyetini insanlara da anlatamıyorsun.
Öfke kontrolünde sorun yaşıyorum. Çok sinirli olabiliyorum. Tahammülsüzleşiyorum. Geçmişten gelen travmaların yükü bence. Çok sinirliyim, çok bağırıyorum çocuklarıma. Sonra kızıyorum kendime “Neden bu çocukları dünyaya getirdin?” diyerek, bağırdığım için suçluluk duyuyorum. Sonra oturuyorum ağlıyorum. Gidip çocuklarıma sarılıyorum, özür diliyorum. Tutarsız davranıyorum, çocuklar da etkileniyor bundan farkındayım.
Annem çok sinirlenir, bağırırdı. Oyuncakları dağıttık bağırır… Derslerimizi zamanında yapmadık bağırır… Bir misafirliğe gittik mi annem kaş göz işareti yapmadan, komut vermeden oturduğumuz yerden kalkamazdık. Çok baskıcı bir şekilde büyütüldük. Bir gün çok iyi hatırlıyorum. Ya, diyeceksiniz ki o yaşı nasıl hatırlıyorsun, hatırlıyorum. Üç üç buçuk yaşlarındayım. Sofra bezi vardı. Sofra bezindeki kırıntıları yere döktüğüm için öldüresiye dayak yedim annemden. Komşular falan gelip üzerime soğuk su tuttular. Yaz mevsimiydi. Hatırlıyorum hepsini. Öldürülesiye dayak yemiştim. Bir komşunun alıp böyle beni salladığını hatırlıyorum. Alt kattaki komşumuzdu. Beni kurtarmasalarmış ölüyormuşum… Keşke diyorum o zaman ölseydim…
Yirmi dokuz yaşından geriye baktığında, yaşadığın travmanın, travmaların hayatını nasıl etkilediğini düşünüyorsun?
Böyle bilinçsizce yaşamazdım hayatımı. Bir sırası olurdu her şeyin. Bir düzeni olurdu. Erken yaşta evlenmezdim. Çok farklı olabilirdi her şey. Çocuklarımı dünyaya getirdiğim için asla pişman değilim ama onları daha sağlıklı koşullarda dünyaya getirmek isterdim. Kendime öz saygım olurdu.
Sonrasında da travmalar yaratacak şeyler yaptım. Ben ilk anneme söylediğimde ağlayamamıştım, bayılmıştım. Anneme söylediğim anda baygınlık geçirdim. Düşünün bendeki etkisini. Ağlayamadığım için bayıldım… O yaşlarda değil ama sonra kendime sürekli başka acılar yarattım. Kendime başka acılar yarattım ve onlara ağladım. Aslında yastık altı yaptım asıl travmayı. Onu başka acılarla kapattığımı zannettim.
Belli bir yaşa kadar kendime bile söyleyemedim. Ben eşime bile kardeşimin tehditleri yüzünden açıklamak zorunda kaldım. Kardeşimin nişanı sırasında küçük bir gerilim oldu aramızda. Kardeşim “Sen işine bak, bunlara karışma! Kocana söyleyeceğim babamla yaptıklarını.” dedi. Eşime de mesaj atmış. “Sana ablamla ilgili çok önemli bir şey anlatacağım”. Eşime başkasından duyma ben anlatacağım dedim öyle oldu paylaşmam. Eşim anlattıklarımı çok babacan bir tavırla karşıladı ama sonrasında her defasında dolaylı yollardan geçmişimi yüzüme vurdu. Eşimle de bu şekilde paylaşmak zorunda kaldım. O günden sonra artık başkalarına anlatmaya başladım.
Bugüne kadar hep görmezden geldim yaşadıklarımı. Bazen öyle ataklar geçiriyorum ki öyle bir bunalıma giriyorum ki… Ciddi ciddi intiharı düşünüyorum. Sonra diyorum ben kendime bir şey yaparsam dünyada üç tane çocuğum kalacak. Ben olmazsam bu çocuklara kimse sahip çıkmaz. Benim bu dünyada ölmem bile yasak. Çünkü o üç çocuğu geride bırakamam. Ben çok kötü şeyler yaşadım. Onların bu tarzda ya da daha hafif travmalar yaşayabileceklerini düşünmeye bile tahammül edemiyorum. Halatına kadar aldığım günler oldu… Özellikle geçtiğimiz yaz… Artık benim bir şeyler yapmam lazım dedim. Sonra sizi gördüm. Sizinle konuşmak iyi gelir diye düşündüm. Benzer yollardan geçtiğiniz için…Şu an üç ay öncesine göre daha iyi hissediyorum ama beş ay sonra ne yaşayacağımı bilmiyorum…
Bu “Kırmızı Oda” dizisi var, üvey babası tarafından tecavüze uğramış bir kadın vardı. O dizide bazı cümleler beni çok etkiledi. Diziyi izlerken dedim “Demek ki yaşadıklarımda beni böyle etkiledi. Ben bugüne kadar o yokmuş gibi yaşıyordum. O olay yokmuş gibi. Sonra fark ettim ki benim sorunlarımın tamamı, verdiğim kararlar, yaptığım iyi kötü, doğru yanlış, yaşadığım her şey buna bağla. Bunu halledemezsem hayatım bu şekilde gidecek. Bunun farkına vardım. O diziyi izlemesem belki başka bir yerde karşıma çıkacaktı. Bilmiyorum…
Hiç yargılanmasan, çocuklarının bundan etkilenmeyeceğini düşünsen. Herkesin seni destekleyeceğini, sarıp sarmalayacağını bilsen, ne yapmak isterdin?
Böyle bir ortam olsaydı inanın videolar çekip açık açık yaşadıklarımı herkese anlatırdım. Herkese… Yargılanmayacağımı bilsem. Şu an ki çevrem tarafından “Aaa…” demeyeceklerini bilsem. Saçma sapan cümleler duymayacağımı bilsem… Her gün, her gün çıkar bir yazı paylaşır, bir canlı video paylaşırdım. Bağıra bağıra anlatırdım. İnsanların yargılamasını hala önemsiyorum. Çocuklarım bunu duyarsa ne olacak? Sanki benim suçummuş gibi…
Sordum daha önce, ben böyle bir röportaj yapsam çevremdekiler ne derler? Beni daha çok korkutan annemin ne düşüneceği oldu. Annem duyunca bana ne yapar? Ne kadar kızar?… Ben hala bunu düşünüyorum. Düşünmemeye çalışıyorum ama… Annemin hayatı benim yüzümden mahvoldu. Eğer ben o evde olmasaydım, benim başıma bu gelmeseydi, annem babamla boşanmasaydı maddi zorluklar çekmezdi…Hala kendimi suçluyorum. Hala annem kızar mı diye düşünüyorum. Bana diyeceği şey şu olurdu. Hıncını böyle mi alıyorsun benden? Bana karşı zaten senelerdir senin bu şeyin var. Beni rezil etmek istiyorsun. Bu cümleleri kuracak. Bunları çok iyi biliyorum.
Senin eklemek istediğin bir şey var mı?
İçim rahatladı biraz. Böyle konuşmak gerçekten iyi geldi. Kimseyle bu kadar açık konuşmadım. Arkadaşımla, eşimle…Kendimle bile… İlk defa biriyle bu kadar açık konuşuyorum. Saat kaç olmuş farkında bile değilim. O kadar uzun konuşmuşuz… Çok rahatladım. Bu röportajı okuyan, susmak zorunda olduğunu hisseden kim varsa susmasın. Susmasın!… Benim tek tavsiyem bu. Paylaşmak, görünmek iyi geliyor. Yokmuş gibi yaşamayın. Bir yerlerde bir patlak veriyor. Daha büyük hasar almadan bu yarayı sarmaya bakın derim. Bu kadar.
Sağ olun. Teşekkür ederim.
Ben teşekkür ederim. Cesaret gösterip, kendin ve başka insanlar için bu adımı attın…